logo

06/10/2019

55 yıl sonra: ABD’den Türkiye’ye ikinci “tehdit” mektubu

55 yıl sonra: ABD’den Türkiye’ye ikinci “tehdit” mektubu

ABD’nin adeta namus meselesi yaptığı, Türkiye’nin Rusya’dan alacağı S-400 füzeleri ile ilgili sözlü tehditlerini, 55 yıl aradan sonra yazılı bir mektup ile adeta resmileştirdi. ABD bir hafta öncesine kadar Türkiye’yi sözlü, daha çok medya aracılığı ile tehdit ediyordu. Bu tehditlerin yeterince etkili olmadığını düşünmüş olmalı ki, bu defa işi bir adım öteye götürüp Savunma Bakan Vekili Patrick Shanahan imzalı bir “tehdit” mektubunu Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’a gönderdiğini öğreniyoruz.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’a gönderdiği mektubunda, Türkiye’ye 31 Temmuz’a kadar süre veren Shanahan, Rusya’dan S-400 füzesi alımından vazgeçilmemesi halinde ABD’deki Türk pilotların eğitimlerinin sonlandırılıp, Türkiye’ye gönderilmesi ve Türk yetkililerinin F-35 program ofisine girişinin engellenmesi dahil bir dizi tehdit savuruyor.

Rusya’dan S-400 füze sistemlerinin alımıyla ilgili aylardır başta Başkan Donald Trump olmak üzere birçok ABD’li yetkili, Türkiye’ye sık sık tehdit açıklamalarında bulunmuştu. İş mektup olayına dönüştüğü zaman benim açımdan durum farklılaşıyor. Bana göre artık iş sözlü dalaşmanın, tartışmanın ötesine taşınmış resmi bir hal almış oluyor.

MEŞHUR JOHNSON MEKTUBU

Geçmişe baktığımızda bundan tam 55 yıl önce dönemin ABD Lyndon B. Johnson, dönemin Türkiye başbakanı İsmet İnönü’ye 5 Haziran 1964 tarihinde Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahalesini önlemek amacıyla bir mektup göndermiş. Kaba ve sert bir üslupla yazılan mektupta Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahale etmesinin ekonomik sonuçlar doğuracağı, bu müdahalede ABD malı silahların kullanılamayacağı belirtilmiş, müdahale sonucunda Sovyetler Birliği Türkiye’ye saldırırsa NATO üyesi olsa da Türkiye’nin savunulmayacağı ima edilmiş. Bu mektup sonrası İnönü ABD’ye giderken Kıbrıs’a müdahale de ertelenmiş.

Türkiye’nin Rusya ile anlaştığı ve kaparosunu ödediği S-400 hava savunma sistemleri nedeniyle ABD ile yaşanan gerilim tırmanıyor. ABD, Kıbrıs’a müdahalenin tartışıldığı 1964 yılında dönemin Başbakanı İsmet İnönü’ye gönderilen Johnson Mektubu’nu hatırlatan bir üslupla yazılmış mektupla Türkiye’yi resmen yazılı olarak ikinci defa tehdit etti.  Türkiye’ye S-400 alımından vazgeçmesi için de 31 Temmuz’a kadar süre verildiği açıklandı.

Ajanslara yansıyan ve tehdit dolu mektubun içeriği şöyle;

İKİNCİ TEHDİT MEKTUBU

İlk olarak mektup olayını Reuters ajansı ve Foreign Policy dergisi, S-400’ler nedeniyle Türkiye’nin F-35 ortaklığının tehlikeye girdiğini, Washington’ın pilotların eğitimi konusuna bazı yaptırımlara hazırlandığını ve ilgili bir mektubun Savunma Bakanı Hulusi Akar’a gönderildiğini duyurdu.

BAKANLIK DOĞRULADI

Mektubun 6 Haziran’da basına sızmasının ardından Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma Bakanlığı, 8 Haziran yaptığı ‘açıklama’ ile doğruladı. F-35 konusuna hiç değinilmeyen ilk açıklamada ne mektubun içeriğinden bahsedildi, ne de sertliğine dair bir vurgu yapıldı. Kısa açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “ABD Savunma Bakan Vekili Patrick Shanahan tarafından Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’a bir mektup gönderilmiştir. İki ülke arasındaki savunma ve güvenlik konularını kapsayan söz konusu mektupta, mevcut sorunlara stratejik ortaklık çerçevesinde ve kapsamlı güvenlik işbirliğini muhafaza edecek şekilde bir çözüm bulunması yönünde beklenti dile getirilmekte ve görüşmelere devam edilmesinin önemi ifade edilmektedir” denildi.

Bakanlıktan kısa süre sonra ikinci bir açıklama daha yapıldı.  ABD’nin tehditlerinin özetlendiği yeni açıklamada, “Mektupta belirtilen yaptırımlar tamamen Türkiye’nin F-35 Programında çıkarılmasına yönelik ön adımları ve planlamayı kapsamakta; programdan çıkarma sürecinin, diğer güvenlik işbirliği konularının etkilenmemesi amacıyla saygı esasları çerçevesinde yürütüleceği özellikle ifade edilmektedir” İfadeleriyle son buldu.

TEHDİTLER NELER?

Ne var ki ABD’nin mektubu, Bakanlığın iddia ettiği gibi “Tamamen Türkiye’nin F-35 Programında çıkarılmasına yönelik ön adımları ve planlamayı kapsamakta” değil. Gazeteci-Yazar Murat Yetkin’in bloğunda yayınladığı çeviriye göre ekonomik tehditlerin de yer aldığı mektupta yer alan ifadelerden bazıları şöyle:

  • Eğer Türkiye S-400 tedarik ederse, ülkelerimiz Türkiye’nin F-35 programını sürdürmemesi üzerine bir plan geliştirmek zorundadır. Türkiye S-400 teslimatını kabul ettiği takdirde F-35 almayacaktır.
  • Türkiye’nin F-35 programının idari faaliyetlerine katılımına, usulüne uygun şekilde son vermeyi sağlamak amacıyla, 12 Haziran 2019’da yapılacak yıllık F-35 İcra Kurulu Başkanları Yuvarlak Masa toplantısına Türkiye’nin katılımını öngörmemekteyiz ve programın yönetişim belgelerinin güncellenmesi de Türkiye’nin katılımı dışında ilerleyecektir.
  • F-35’ler dair bütün eylemler Türkiye’de S-400 mevcudiyetinin riskleri üzerine temellendirilmiştir ve Rusya’ya ilişkin Amerika’nın Hasımlarına Yaptırımlarla Karşıkoyma Yasası (CAATSA) yaptırımlarından ayrıdır. Kongre’de her iki parti [Cumhuriyetçi ve Demokrat] tarafından S-400 edinmesi halinde Türkiye’ye CAATSA yaptırımları uygulanması konusunda güçlü irade mevcuttur.
  • Türkiye’nin S-400 tedariki ulusunuzun Birleşik Devletlerle ve NATO bünyesinde işbirliğini geliştirme ve koruma imkânlarını aksatacak, Türkiye’nin Rusya’ya stratejik ve ekonomik aşırı-bağımlılığına yol açacak ve Türkiye’nin savunma sanayi ve iddialı ekonomik kalkınma hedeflerini baltalayacaktır. Bu yolda devam[ınız] istihdamda, milli gelirde ve uluslararası ticarette kayıplara neden olacaktır. Başkan Trump’ın hâlihazırda 20 milyar dolar olan ikili ticaret hacmini 75 milyar dolara yükseltme kararlılığı da, ABD’nin CAATSA yaptırımları ilanıyla tehlikeye düşebilecektir.

31 TEMMUZ’A KADAR SÜRE

Öte yandan ABD Savunma Bakan Yardımcısı Ellen Lord da, Türkiye’ye Rus yapımı S-400 hava savunma sistemini almaktan vazgeçmesi için 31 Temmuz’a kadar süre tanıdıklarını açıkladı. Lord, Washington’da gazetecilere yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin Rusya’dan S-400 almasının F-35 programına katılımı ile örtüşmeyeceğini” söyledi, aksi takdirde Türkiye’nin F-35 programından çıkartılacağını, program kapsamında ABD’de eğitim görmekte olan Türk askerlerinin sınır dışı edileceğini, Türk şirketlerinin de F-35 programına katılamayacağını belirtti.

ALINAN F35’LER NE OLACAK?

Türkiye’ye şu ana kadar dört F-35 tahsis edilmiş durumda. Normal koşullar altında iki adet F-35’in Kasım ayında Malatya Erhaç Üssü’ne konuşlanması gerekiyordu.

Ellen Lord, bilgilendirme toplantısında, bu 4 uçakla ilgili konunun Pentagon’da kendi aralarında tartışılan bir konu olduğunu, iki ülke savunma bakanları arasında yapılacak görüşmelerle bir yol bulunacağını söylemekle yetindi.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: GERİ ADIM ATMA SÖZ KONUSU DEĞİL

Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen hafta Salı günü yaptığı açıklamada Türkiye’nin Moskova ile yaptığı anlaşmadan geri adım atmasının söz konusu olmadığı mesajını vermişti. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ise, 22 Mayıs’ta yaptığı açıklamada Türk askeri personelin S-400 sistemini kullanmak üzere eğitim amaçlı olarak Rusya’da olduğunu söylemişti. Rusya’nın savunma şirketi Rosteh’in yöneticisi Sergey Chemezov Cuma günü yaptığı açıklamada Türkiye’ye S-400 füze sistemlerinin iki ay içinde teslimatının başlayacağını belirtti.

Türk askerlerin eğitiminin tamamlandığını belirten Chemezov, “Her şey yolunda, iki ay içinde teslimata başlayacağımızı düşünüyorum” dedi.

NATO KOMUTANI: S-400’LE DİLİMİZ AYNI DEĞİL

Türkiye ile ABD’yi geren S-400 krizinde bir çıkış da NATO’dan geldi. NATO Avrupa Yüksek Müttefik Komutanı Orgeneral Wolters, S-400’lerin F-35 savaş uçaklarının yeteneklerinden yararlanmaya çalışacağını iddia etti. Slovakya’nın başkenti Bratislava’da GLOBSEC 2019 Forum’unda konuşan NATO Avrupa Yüksek Müttefik Komutanı Orgeneral Tod Wolters S-400 ile F-35’lerin aynı anda kullanılamayacağını belirtti. Independent’ın haberine göre, Wolters şunları kaydetti: “S-400’ler NATO’nun birlikte çalışabileceği bir sistem değil, birlikte çalışabileceği sistemle aynı dili konuşuyor mu? NATO’da bulunan kaynaklarla iletişim kuruyor mu? Yani NATO’nun dilini kullanıyor mu? Hayır. S-400’ler, NATO’nun dilini kullanmıyor.”

Nurettin Kurt
Journalist, specialist in criminology, recipient of the EU Prize for Journalism and Turkish Journalists' Association’s press freedom award , and the author of “Journalist-wolf in the stressful triangle - Incident-police proceedings-lawsuit”,  Sedat Simavi Journalism Award - 2007 (Turkey) 32 yıllık gazeteci, polis ve adliye uzmanı, Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü başta olmak üzere, 2011 ve 2017 TGC Başarı ödülü, Avrupa Birliği Araştırmacı Gazetecilik Ödülü, iki kez Çağdaş Gazeteciler Derneği haber ödülü, yedi kez Barış Selçuk Gazetecilik Ödülü ile birlikte çeşitli Sivil Toplum Kuruluşları tarafından ödüle layık görülmüştür, ‘Olay-Polis-Adliye- Gerilim Üçgeninde Kurt Gazeteci’ isimli kitabın yazarıdır

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Calendar

Mart 2024
P S Ç P C C P
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
25262728293031