Tarihten, sinemadan ve şiirlerden bir yankı: “Macarlar neredesiniz?”

Macar sinemasının ustalarından Zoltan Fabri’nin 1978’de çektiği “Macarlar” (Magyarok), 1943’te, İkinci Dünya Savaşı sürerken, kadınlı erkekli bir grup Macar köylünün çalışmak üzere Almanya’da bir çiftliğe gitmeleriyle başlayan süreci öyküler. Çiftliğin hemen yanında bir toplama kampı vardır ama Macar köylülerin Hitler’in kim olduğundan bile pek haberi yoktur. İyi kalpli soylu bir Alman’a ait çiftlikte, Macar kâhyanın gözetiminde bir yıl çalışıp biraz para biriktirirler. Almanların savaşı kaybetmek üzere oldukları belli olmuştur. Ülkelerine döndüklerinde, daha evlerine bile ayak basmadan, erkekler yeniden trene bindirilir. Bu kez kendi istekleriyle çalışmaya değil, kaybedilmiş bir savaşın son demlerinde çarpışmak üzere cepheye gitmektedirler.

Filmin unutulmaz sahnelerinden birinde, Macar köylülerin en genci, ciğerlerinden hasta olan Abris’in rüyası aktarılır. Sisli puslu, başı sonu olmayan bir ormanda kaybolup yalnız kalan Abris yurttaşlarını aramakta, “Macarlar… Macarlar… Macarları arıyorum… Neredesiniz…” diye seslenmektedir. Küçük kulübesinin önünde oturan yaşlı bir adam görür, ona da “Macarları arıyorum amca” der ve şu karşılığı alır: “Doğru yöndesin oğul ama dünyada benden başka Macar bulamazsın. Ben son Macarım.”

Talihsiz genç adam duyduklarına inanmak istemez ama aradığı Macarları da asla bulamaz.

“Magyarok” filminin afişi

Filmin açılış jeneriğinde ulusal şair Attila Jozsef’in “Eğer aptallığımızı saymazsak / geçmişimiz, hayatımız ve isteklerimiz yeterliydi / Ah, o zaman biz gerçekten çok saftık / Bizden önce kapıların açılmasını umalım” dizelerine yer veren Zoltan Fabri, büyük bir anlatı ya da destan-film üslubuna başvurmaz “Macarlar”da. Tam tersine, son derece “küçük” bir öyküye ve yalın anlatıma sahiptir film.  Fabri, hiçbir biçim oyununa, estetik numaralara yer vermeden Macarların yakın ve uzak tarihine, Macar ruhuna mükemmel bir sesleniş, acı ve sitem dolu şiirsel bir bakış gerçekleştirilmiştir.

MACAR ŞİİRİNDE YURTSEVERLİK GELENEĞİ

Zoltan Fabri’nin (1917-1994) beyazperde şiiri nitelikli filminde Abris’in ağzından duyduğumuz “Macarlar… Macarlar… Neredesiniz…” yankısı, çok daha önceleri, ülke tarihinde derin izler bırakmış üç büyük şairin yapıtlarında da bolca seslendirilmiştir. Sandor Petöfi, Endre Ady, Attila Jozsef gibi yalnızca Macaristan’ın değil dünya edebiyat tarihinin de çok önemli isimleri arasında yer alan yurtsever şairler, oldukça kısa süren yaşamları boyunca neredeyse tüm yapıtlarında Macar ruhunu aramış, hüzün ve sitem dolu dizelerle Macarlara seslenmiş ve hatta çoğu kez acımasız, öfke dolu eleştirilerde bulunmuşlardır. Bir anlamda, Nâzım Hikmet’in “Kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!” demesi gibi sessiz ve uyarıcı bir çığlık söz konusudur bu şiirlerde.

Balint Balassi anma pulu

Macar şiirinde, kurucu-öncülerden, Latince, Almanca, İtalyanca, Hırvatça, Lehçe, Slovakça ve Rumencenin yanı sıra Türkçeden de çok sayıda şiir çevirisi yapmış, 1594’de Estergon’da Osmanlı ordusuyla savaşırken ölen Balint Balassi’den başlayarak büyük bir yurtseverlik geleneği dikkat çekicidir. Daha sonraki kuşaklarda da bu geleneğe bağlılık sürdürülmekle birlikte, 1848 devriminin simge isimlerinden ulusal şair Sandor Petöfi’nin (1823-1849) “Ayağa Kalk Macar” şiiri önemli bir dönüm noktası oluşturmuştur.

“Şimdiye dek kölelik ettiğimizden / Atalarımız mezarlarında lanetleniyor! / Onlar ki özgür yaşadılar ve öldüler / Esaret altında uyuyamazlar / Ey Macar Tanrısı! / Andımız sanadır / Köle olmayacağız artık” diyen Petöfi, şiirlerinde şanlı geçmiş ile kendi zamanındaki aşağılayıcı durumu kıyaslar ve üzüntüsünü, hayal kırıklığını, acı dolu gözyaşlarını, karamsarlığını dizelerine yansıtır, “Macar değildir uşak olan!” diye haykırır ve Macarların üzerine sinmiş olan utançtan kurtulma çağrısı yapar.

Wiki Commons, fotoğraf Lazslo Bellony

Fransız Devrimi’nin ilkelerinden etkilenen, 26 yaşındayken Avusturya İmparatorluğu’na karşı verilen bağımsızlık savaşında hayatını kaybeden ve cesedi bulunamayan şair hakkındaki “Petöfi öldü ama ruhu asla uyumuyor” sözü halen yankılanmaktadır.

Sevgili şairimiz Attila İlhan da Petöfi’ye selam gönderen dizelerinde şöyle çoğaltmıştır yankıyı:

“Budapeşte radyosu susmuş / Fabrikaların isli duvarlarına Petöfi’nin mısraları, sımsıcak.”

MACAR RUHU VE YENENLERE SELAM

Endre Ady (1877-1919), Petöfi’nin çağrısına güç katann şairlerdendir. “Yularlanmış Ruhlar” şiirinde “Macar ovasında bir gün / Bağlanmış, kan köpük içinde bir at görürseniz / İpini kesiniz, çünkü o ruh / Bir üzgün Macar ruhudur” diyen Ady, “Yenenlere Selam”da da Macarların “acılı  “Acılı ve kargışlanmış bir halk” olduğunu belirtir:

“Biz zavallı Macarlar, kullanılıp atılan yere / Artık gelebilirsiniz, siz yenenler / Ve selam, yenenlere!”

Göklerin ve cehennemlerin onurlu Macar’a şimdiye dek güzel bir yazgı biçmediğini, bunca acı içinde Macar olmanın “yeniden dirilip yaşamak ve ölüp yine direnmek” olduğunu vurgulayan Ady, Macarların üstüne çöken yıkımlara değinir, “Yitip giden Macarlığın” hüznünü dillendirir, Macar ulusunu “havaya atılan taşa” benzetir, üzüntüsünü dile getirir:

 “Kaçışı boşuna, çünkü zincirle bağlanmıştır / Macarlık duygusuna ki, çok kez mayışmıştır / Çok kez de şahlanmıştır (…) Kalıyorum ben, hep bir Macar, bil bunu / Yüreği sana karşı hem sevgi hem öfke dolu / Üzgün bir Macaroğlu.”

YENİK DÜŞENLERİN ACISI

20. yüzyılın güçlü sesi Attila Jozsef’in (1905-1937) kaleminden de halkını ayağa kaldırmak, benliğine kavuşturmak için saklanamaz bir sevgi içeren ama acı dolu dizeler dökülür. “Ne değeri olur insanın, eğer Macarsa” diyen Jozsef, “Yorgun İnsan” şiirinde yalnızca kendisini değil, tüm ulusu şöyle tanımlar:

Attila Jozsef

 “İçimdeki; ne erkek, ne çocuk, ne Macar, ne kardeş / burada uzanmış yatan yalnızca yorgun biri.”

“Tuna Kıyısında” şiirinde ise Petöfi’nin, Ady’nin seslerine ses katar şair:

“Benimle zafer kazanıyor yurt kuranlar / ve yenik düşenlerin acısını benim duyan / Güzel bir geleceğe borçlu bu yürekte / Arpad ve Zalan, Werböci ve Dozsa / Türk, Tatar, Slovak, Romen karışıyorlar / birbirlerine – ey Macarlar!”*

MACARİSTAN YA DA HUN ÜLKESİ

Dünyada her ulus kökenini, kaynağını bir yere, bir başlangıca dayandırır, tarih boyunca nereden gelip nereye gittiğini, nereye yerleştiğini araştırır, araştırmaktadır. Macarlar kendi ülkelerine “Magyarorszag” diyor, ülkenin adı az sayıdaki birkaç dille birlikte Türkçede de benzer biçimde “Macaristan” olarak kullanılıyor. Dünya dillerinin büyük çoğunluğunda ise “Macar” değil, “Hun” kökü üzerinden bir adlandırma yapıldığı biliniyor. İngilizcede “Hungary”, Fransızcada “Hongrie”, İspanyolcada “Hungria”, Almancada “Ungarn”, İtalyancada “Ungheria”, Japoncada “Hangari”, yani “Hun ülkesi” olarak biliniyor Macaristan.

1830’lardan başlayarak Türkoloji derslerinin verildiği, 1870’de ilk Türkoloji Enstitüsü’nün açıldığı, Macar-Türk ortak bağlarının hep heyecan verici araştırmalara konu edildiği düşünülürse, oldukça geniş bir alan var önümüzde.

MACARCANIN TÜRKÇEYLE BAĞLARI

15 Temmuz FETÖ darbe girişiminin bastırılmasının ardından Türkiye’ye ilk dostluk ve dayanışma mesajı gönderen ülkelerden biri Macaristan olmuştu. Sonrasında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ABD destekli bölücü terör güçlerine karşı Suriye’nin kuzeyinde başlattığı askeri operasyonlara karşı Avrupa Birliği ülkelerinin protesto bildirisini onaylamayarak veto eden, “Ülkeler sınırlarını savunma hakkına sahiptir” şeklinde örnek bir açıklama yapan ülke de Macaristan olmuştu. Macaristan Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanı Peter Szijarto’nun “Türkiye-AB ilişkilerindeki en büyük sorun, Türkiye’ye karşı iki yüzlü politikalar izlenmesidir” şeklindeki açıklaması da hatırlardadır. Keza, Macaristan’ın Türkiye-Yunanistan arasında Doğu Akdeniz’de yaşanan sorunlarda Türkiye haklı bulan ve Yunanistan’ı aklı selim davranmaya davet eden bir tutum aldığı da biliniyor. Macaristan Cumhurbaşkanı Victor Orban’ın 2018’de Kırgızistan’da düzenlenen VI. Türk Konseyi toplantısında Macarcadan “Türk diliyle bağlantıları olan eşsiz bir dil” diye söz etmiş olduğunu, Macarların Türk kökeni üzerinde durduğunu da önemle vurgulayalım.

Kısacası, tarih boyunca savaşlar, barışlar, ticari ve kültürel alışverişlerle dolu Türkiye-Macaristan ilişkilerinde 21. yüzyılda yeni ve çok renkli sayfaların açıldığı açıkça ortada. Macarların “arayışı”, bu kez sisli ormanlarda ve “Son Macar” ile umutsuz karşılaşmalarda değil tıpkı Macar Ovası gibi verimli, bereketli, umut dolu topraklarda sürecek çok belli ki.

*Sandor Petöfi ve Endre Ady şiirlerinde Tahsin Saraç’ın, Attila Jozsef için Kemal Özer’in çevirilerinden yararlanılmıştır.