Sözcü, “Trump’ın başkan olmasını Tanrı istedi” dedi. Sözde,Tanrının seçtiği Trump, akşam yattı, sabah kalktı Venezuela’yı istedi.!
Başkanlık koltuğuna oturduğu günden itibaren uyguladığı politikalar, yaptığı açıklamalar, attığı tweetler ile dünya ülkelerini diken üstünde tutmayı başaran, ABD Başkanı Trump “sokak kabadayısı” edasıyla parmak sallamaya devam ediyor. (Kabadayı lakabını ben uydurmadım, bizzat ABD medyası tarafından yakıştırılan bir unvandır)
BÖYLE BAŞKANA BÖYLE SÖZCÜ
Başkanı dünya ülkelerini parmak sallayıp “tehdit” ederken, Beyaz Saray Sözcüsü Sarah Sanders ise yaptığı açıklamada “Tanrı Trump’ı istedi” dedi. Şaka gibi değil mi? Ama, maalesef şaka değil gerçeğin ta kendisi. Sözcü, Sanders, katıldığı Christian Broadcasting Network (CBN) TV isimli programda, “Tanrı, Trump’ın başkan olmasını istedi, orada olmasının sebebi budur.” Açıklamasını yaptı.
Sözcüye göre “Tanrının istediği” Trump’ da akşam yattı, sabah uyandığında ise “bu gün ne yapabilirim, dünyayı nasıl karıştırabilirim” diye düşünmüş olacak ki, bir hamlede Venezuela’yı istedi.
Daha, Irak’da, Libya’da döktükleri kanlar kurumadan, “kaşının üzerinde gözün var” diyen, ABD seçilmiş Maduro yerine, muhalif lider Juan Guaido’yu tanıdığını açıkladı. Açıklama ile yetinmeyen ABD diğer ülkelere de her zaman olduğunu gibi parmak sallayarak safınızı belirleyin mesajı verdi.
ABD’nin açıklamanın mürekkebi kurumadan, her fırsatta dünyaya insan hakları dersi veren Avrupa ülkeleri Almanya, İngiltere, Fransa başta olmak üzere olmak üzere Guaido’ya desteklediklerini açıkladılar. Avrupa Parlementosu Guaido’yu tandığını belirtirken, Avrupa Birliği de yeniden seçim yapılsın çağrısına katıldı.
DÜNYA İKİYE BÖLÜNDÜ
Venezuela krizi dünya ülkelerini adeta ikiye böldü.
ABD’nin, muhalefet lideri Juan Gauido’yu geçici devlet başkanı olarak desteklemesinin ardından Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Venezuelalı mevkidaşı Nicolas Maduro’nun yanında yer alarak kendisine verdiği desteği dile getirdi.
Türkiye’nin yanısıra, Rusya, Çin ve İran gibi güçlü ülkelerin yanı sıra, 17 devlet ve BM tarafından tanınmayan iki ülke, Venezuela’nın seçilmiş Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun yanında yer alan açıklamalarda bulundu. Pekin ve Moskova uygulanan ambargoyu tanımayacaklarını bildirdi.
GAUİDO’YU TANIYAN ÜLKELER
ABD, Almanya, Arjantin, Arnavutluk, Avustralya, Bahamalar, Brezilya, Danimarka, Dominik Cumhuriyeti, Ekvador, Fransa, Guatemala, Guyana, Gürcistan, Haiti, Honduras, Jamaika, Japonya, İngiltere, İspanya, İsrail, İsveç, Kanada, Kolombiya, Kosova (BM tarafından tanınmıyor), Kosta Rika, Panama, Paraguay, Peru, Portekiz, Saint Lucia, Şili, Tayvan (BM tarafından tanınmıyor) ve Ukrayna.
Dünya basınında bir numaraya yükselen Venezuela krizi ile ilgili çok şey yazıldı çizildi hala da yazılmaya devam ediyor. Ancak Türkiye’de yayımlanan Aydınlık Gazetesinden Hüseyin Vodinalı olayın perde arkasını irdeleyen öyle bir yazı kaleme aldı ki görmezden gelinecek gibi değil. Bu müthiş iki yazıyı da sizlerle paylaşmak istedim.
GERİLİM FİLMİ GİBİ
“Genç Guaido nerede yetiştirildi? Saakaşvili’nin emmoğlu” ve “Rezil bir şaka gibi” başlıklı iki yazı kaleme aldı.
Hüseyin Vodinalı, Venezuela’daki ABD’nin darbe girişiminin perde arkasında olanların kim olduklarını yazdı.
Venezuela’da ABD’nin devlet başkanı olarak ‘atadığı’ 35 yaşındaki meclis başkanı Juan Guaido’nun 2008’de Gürcistan Devlet Başkanı olan Mihail Saakaşvili’ye çok benzediğini yazan Vodinalı, “Amerika eğitimli avukat Saakaşvili de, Amerikancı renkli devrimle ülkenin başına geçtiğinde sadece 37 yaşındaydı. 2008’de ABD emriyle Rusya’yı işgale kalkıştı, darmadağın oldu. En son Ukrayna’da valilik yaptı. Ardından o görevden de alınıp Ukrayna pasaportu iptal edildi. Kiev’de çatıya çıkıp intihar girişiminde bulundu. Şu sıralar nerede olduğu bile bilinmiyor. Ülkedeki şiddet dolu sokak eylemlerini organize eden aşırı sağ partinin pek de tanınmamış bir üyesi olan genç oğlan da tıpkı Saakaşvili gibi CIA yetiştirmesi” ifadelerini kullandı.
Vodinalı diğer yazısında ise, ABD’nin Venezuela özel temsilcisi olarak atadığı Elliot Abrams’ın geçmişteki katliamlarına dikkat çekerek, Batı’nın Venezuela hakkında yalanlarına işaret etti.
REJİM DEĞİŞİKLİĞİ LABORATUVARINDA YETİŞTİ
Yazar ve film yapımcısı Dan Cohen ile ödüllü araştırmacı gazeteci yazar Max Blumenthal’in, Grayzone isimli internet sitesinde yayımladıkları makalelerinin başlığı çok güzel açıklıyor zaten:
“The Making of Juan Guaidó: How the US Regime Change Laboratory Created Venezuela’s Coup Leader”
Türkçesi, “Juan Guaido’nun yapımı; ABD rejim değişikliği laboratuvarında Venezuela’nın darbeci liderini nasıl yetiştirdi”.
Amerikalı muhalif yazarlara göre, bu işin 10 yıllık bir geçmişi var.
Arjantinli gazeteci yazar Marco Terrugi ile Veneuzelalı araştırmacı gazeteci Diego Sequera, Guaido’nun Washington’da eğitildiği ve Sosyalist hükümetin altını oymak için yetiştirildiğini belirtiyor.
2005 yılının 5 Ekim’inde Sırbistan’ın başkenti Belgrad’a bir grup genç Venezuelalı “öğrenci liderleri” getirilir.
Bunlar, CANVAS denilen (Center for Applied Non-Violent Action and Strategies- Şiddete dayanmayan uygulamalı eylem ve stratejiler merkezi) bir Amerikan hükümet programının üyeleridir.
CANVAS denilen bu grup, National Endowment for Democracy (NED) adındaki CIA kuruluşunun çatısı altındadır. Bunlar (CANVAS) Sırbistan’daki CIA-Soros ekibi olan OTPOR’a kardeştir. Ve hepsinin idarecisi de NED ve Stratfor’dur.
NED ve Stratfor’un asıl işleri de, hedef ülkelerdeki rejim değişiklikleri.
Bu CANVAS ekibinden olan Guaido’nun asıl işi, 2007’de Caracas’taki Andres Bello Katolik Üniversitesi’ni bitirdikten sonra başlar.
Washington DC’ye gider ve orada George Washington Üniversitesi’nde eğitimine başlar.
Oradaki hocası da Latin Amerika’nın önde gelen neoliberal ekonomistlerinden (bizim Kemal Derviş gibi) Luiz Enrique Berrizbeitia’dır. Venezuelalı Berrizbeitia, IMF’nin eski üst düşey yöneticilerindendir.
2007’de henüz 27 yaşında olan Guaido, Venezuela’daki protesto eylemlerinde başı çekmeye başlar.
Guaido’nun CANVAS hücresinden bir diğer arkadaşı Yon Goicochea da aynı yıl Chavez karşıtı sokak eylemlerini tertiplemektedir.
CIA’NIN 2007 MAHSÜLLERİ
Bunlar kendilerini 2007 jenerasyonu olarak adlandırır.
Guaido’nun kankası Goigochea, sokak eylemlerindeki başarılarından ötürü Cato Enstitüsü Milton Friedman İleri Özgürlük ödülüne layık bulunur.
Ödül öyle boş beleş plaket türü bir ödül değildir, ederi 500 bin dolardır.
Guadio’nun 2007 eylemlerinden biri de sokakta pantolonunu indirip poposunu göstermektir.
Ekipte petrolcü aristokrat ailelerin şımarık medyatik çocuklarından Leopoldo Lopez de vardır.
Bu ekip, 2010’dan itibaren USAİD’den yılda 40-50 milyon dolar para almaya başlar.
Yardım örgütü kılığındaki USAID de CIA kuruluşlarından biridir.
2010’da Fiestana Mexicana Oteli’nde Guaido ve arkadaşları Chavez’i devirmek için bir darbe tertibi yapar.
Bunun formülü de diğerleriyle aynıdır; sokakta kanlı gösteriler başlatmak.
Bu darbe girişimini 2014’te Venezuela Hükümeti açığa çıkarır ve açıklar.
Miami merkezli bir de Maria Corina Machado vardır bu darbecilerin elebaşları arasında.
O da George Bush’un sevdiği ve görüştüğü isimlerdendir.
Venezuela hükümeti, Machado-Guaido-Lopez ve diğerlerinin e posta ve diğer mecralardaki yazışmalarını deşifre eder.
Uzatmayayım, bu CIA ekibinin kanlı sokak eylemleri ve sosyalist hükümeti devirme planları ortaya serilir.
ABD’den aldıkları talimatlarla birlikte tabii.
Bunların bazıları hapis cezalarına çarptırılır, bazıları kaçar. Amerikan güdümlü insan hakları örgütleri bunları hemen demokrasi kahramanı ilan eder.
KATİL ABRAMS ARKA PLANDA
Bu ekibin koordinatörlerinden biri de Latin Amerika’nın en büyük CIA katillerinden olan Elliot Abrams’dır.
Abrams birkaç gün önce Pompeo tarafından Veneuzela Özel Temsilcisi olarak atanmıştı.
Guaido’nun başında olduğu Halkın İradesi (Popular Will) Partisi, son 10 – 15 yıldır sokak olaylarını örgütleyen ve bunun için ABD’den para alan bir küçük sağ marjinal partidir.
Amerikan yetiştirmesi Guaido’nun hedefi, bu partiyle ve sokaktaki adamlarıyla Venezuela’ya “İnsani Müdahale”nin sağlanması, yani bildiğiniz darbedir.
Bugün Amerikalı ve Avrupalı emperyalistlerin Venezuela’nın başına getirmek istedikleri 35 yaşındaki darbecinin kısa öyküsü işte böyle.
Ancak makalenin orijinali çok daha uzun, İngilizcesi iyi olanlara makalenin tamamını okumalarını salık veririm.
Guaido’nun sonunun da abisi Saakaşvili gibi olacağından kuşkum yok.”
Vodinalı’nın “Rezil bir şaka gibi” başlıklı yazısı ise şöyle:
“John Bolton, aslında bu kadar faşist ve neo con olmasa, usta yazar Mark Twain’e benzeyen, sevimli bir masalcı amca tiplemesi olabilirdi.
Ancak şu haliyle trajikomik bir karikatürden fazla bir şeye benzemiyor.
Hele o son fotoğrafındaki uçan filli kravatı, arka planda özellikle gözüken Türkiye ve kırmızıya boyanmış diğer Venezuela dostu ülkeler ve de en önemlisi, sarı çizgili kocaman not defterine yazılmış, “Kolombiya’ya 5000 asker gönderelim” notu ile…
Sarı perçemli Amerikan “Haseti” Trump’a karikatür kardeşi geldi.
Ha bir de tombul eski casus şefi, yeni hariciye (savaş) bakanı neocon Mike Pompeo var.
Pompeo’nun yeni atadığı “Venezuela Özel Temsilcisi” Elliot Abrams’ı unutmayalım.
O da Gargamel’e ikiz kardeşi gibi benzeyen bir eski katil.
Reagan döneminde, Guatemala’da 200 bin sivilin katledilmesinden sorumlu kendisi. Elliott Abrams’ın El Salvador, Honduras ve Guatemala başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında kontrgerilla faaliyetlerini organize ettiği ve büyüttüğü biliniyor.
Abrams, Irak’ın işgali için önce baba, sonra oğul Bush’a gerekçeler icat etmiş olmasıyla tanınıyor. Irak’ta kitle imha silahlarının olduğu yalanı Abrams’a ait.
Ne şirin ve eğlenceli bir çete değil mi?
Venezuela’ya tecavüz ve yağma hazırlığındaki bu adamlar, emperyalist terimini bile hak etmiyor.
Olsa olsa bir haydut çetesi denebilir.
İşgal döneminde Iraklı direnişçiler, Amerikan askerlerine böyle hitap ediyorlardı zaten: “Eşkıya”
Şimdi Venezuela’nın bağımsız ve egemen bir devlet olmasına katlanamayan bu ekip, ülkeye yeni ambargolar koymakla yetinmiyor, altınlarına paralarına el koyuyor, ordusuna rüşvet dağıtmaya çalışıyor, maşası Kolombiya’ya katillerini göndermeye hazırlanıyor.
Amerika ve İngiltere (Bank of England), Venezuela’nın milyarlarca dolarlık para ve altınlarına resmen el koydu.
İki Amerikan uydusu hükümetin bulunduğu, Kolombiya ve Brezilya sınıra birlik kaydırıyor.
Hatta, Suriye ve Gazze’yi bombalamakla yetinmeyen İsrail, özel komandolarını Brezilya’ya yolladı bile.
Guaido ve CIA ekibi, ordunun sokağa çıkıp sosyalizme destek yürüyüşüne ise militarist görüntü vermeye, arka odalarda ise rüşvetlerle generalleri ikna etmeye çalışıyorlar.
35 yaşındaki Amerikan kuklası darbeci Guaido ise Karakas’ta gezinip duruyor, çünkü Trump “Oğlanımıza dokunursanız sizi mahvederiz” diye tehdit ediyor.
İngiltere, Almanya, Fransa, İspanya ve Belçika’dan Venezuela’ya 8 gün içinde yeniden seçimlere gidilmesi çağrısı geldi. Aksi halde Guaido’yu lider olarak tanıyacaklarmış!
Bu ülkelerin hepsi de kanlı bir kolonyalist geçmişe sahip.
Özellikle de İspanya ve Fransa.
ABD’de pişirilen yalan dolan yemeği, tıpkı Irak ve Suriye’dekilere benziyor.
Fakat artık papaz pilav yemiyor.
Çin ve Rusya, güçlü bir biçimde Venezuela’ya sahip çıkacakları mesajını verdi.
Pekin ve Moskova bu ambargoyu tanımayacaklarını güçlü ifadelerle bildirdi.
Türkiye, İran, Meksika, Bolivya, Uruguay ve daha pek çok ülke Bolivarcıların yanında.
Amerikan muhalif basınında Trump ve çetesiyle dalga geçiliyor.
Mesela Splinternews, “Bu gerizekalılar bir darbeyi bile doğru düzgün yapamaz” diye başlık atıyor.
Amerikalı Senatör Ron Paul, “Trump’ın Venezuela Fiyaskosu” diye yazı kaleme alıyor.
Bu rezil, yalanlarla dolu darbe girişimi, tarihe tek dişi kalmış Amerikan emperyalizminin tiksinç bir suçu olarak geçecek.
Suriye’de, Türkiye’de başaramadılar, Venezuela’da da yapamayacaklar.
Leave a Reply