Kara para aklıyorlar (ikinci bölüm)

Dünyada yeni trend, elektronik para 

Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi’nin (UNODC),  “yılda yaklaşık 2 trilyon dolar kara para aklanıyor.” Açıklanması üzerine gündeme gelen, “kara para aklama” olayında akıl almaz yöntemler kullanılıyor.

Türkiye MASAK (Mali Suçları Araştırma Kurulu)  verilerine göre, aklamanın dünyadaki gelişen yeni trendi, kullanıcısına geniş anonimlik imkanı sunan ve kimliğini belli etmeyen internet bankacılığı ve elektronik paranın aklama faaliyetlerinde kullanılması dikkat çekiyor.

Hürriyet Gazetesi Ekonomi Yazarı Erdal Sağlam, kara para olaylarını uwidata.com için değerlendirdi: 

KARA PARA OLAYLARINDA KÜRESEL KRİZ SONRASI ARTIŞ

Kara para aklama olaylarında 2008’deki küresel kriz sonrasında belirgin bir artış görülüyor. Daha doğru bir deyimle; belki daha önce de benzer ölçüde yaşanıyordu ama küresel kriz sonrası kara para olayları daha görünür oldu.

Bunun en önemli nedenlerinden biri küresel kriz sonrası bankaların hesaplarında yapılan detaylı incelemeler. Bir başka faktörün  “Panama Belgeleri” gibi internet ortamında gerçekleştirilen gizli yazışma ve belgelerin ifşası olduğu söylenebilir. Bunun yanında bitcoin başta olmak üzere kripto paraların yaygınlaşmasıyla birlikte, kara trafiğinin henüz ulusal ve uluslararası otoritelerin denetimine girmeyen bu araca kaymasının da etkili olduğunu söyleyebiliriz.

BANKALARIN İTİRAFI GİBİ 

Küresel kriz sonrası bankalarda yapılan sıkı denetimler, uluslararası alanda saptanmış kara paranın önlenmesine dönük kuralların yeterince uygulanmadığını, açıklardan yararlanıp uluslararası çapta kara para trafiğinin gerçekleştiğini ortaya koydu. Bu kapsamda başta ABD otoritesi olmak üzere ülkelerin mali otoriteleri bazı bankalara çok yüksek miktarda kara parayı aklama cezası verdiler. Bankaların çoğunun bu cezaları belirli indirimlerle kabullenmeleri de, bir anlamda bu trafiğe izin verdiklerinin itirafı gibiydi.

Bu arada küresel kriz sonrası tüm dünyada yaygınlaşan milliyetçiliğin sonucu olarak otoriter ve popülist hükümetlerin yönetime gelmeleri, kara para olayının hem ülkelerin kendi içinde hem de birbirlerine karşı, bu silahı kullanmalarının yaygınlaşmasını beraberinde getirdi. 

Kriz sonrası müttefik olduğu bilinen ülkelerin arasındaki rekabetin bile yoğunlaştığına, yeni küresel organizasyonda pozisyonlarını güçlendirmek için, çeşitli mali yöntemleri, bu arada kara para soruşturmalarını kullandıklarına da şahit oluyoruz. Ülkelerin mali rekabette öne geçebilmek için bankalarının kurallara uyumunu yeterince denetlemedikleri ortaya çıkarken, Deutchebank örneğinde olduğu gibi, çok yoğunlaşan usulsüz işlemlerin küresel sisteme bile zarar verecek boyutlara ulaştığı bile konuşuluyor.

PANAMA BELGELERİ

İnternet ortamında tutulan devlet yazışmalarının, uluslararası diplomasi metinlerinin “Panama Belgeleri” gibi olaylarla ifşası, bir yandan siyasi skandalları ortaya çıkarırken, öte yandan kara para olaylarının ne kadar yoğun olduğunu da gösterdi. Sızan belgelerin hepsi politik nedenlerle kullanılmadı ama politikacılar işlerine gelen belgeleri kara para başlığı altında kullanmayı tercih ettiler. Bu yöntemin hala kullanılmaya devam ettiğini de görüyoruz.

BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi(UNODC) nin son raporu kripto para birimlerinden bağımsız olarak, yılda yaklaşık 2 trilyon dolarlık kara paranın aklandığı iddiasına yer veriyor. Bu işlemlerin finans kurumları ve bankalar üzerinden yapıldığı iddia ediliyor. UNODC raporunda ABD’de bankaların söz konusu kara para eylemleri nedeniyle yaklaşık 3 milyar dolar, Avrupa’daki bankaların da 8 milyar dolara yakın ceza ödediği belirtiliyor.

MEKSİKA –ÇİN HATTI

Bu raporda kripto para birimlerinin altında yatan blockchain teknolojisi üzerindeki işlemlerin takip edilememesi ve bu nedenle otoritelerin yaptırımlarından bağımsız olarak “çeşitli suç eylemlerine açık” olarak nitelendirilen kripto para birimlerinin ise kara para eylemlerinde anayol olarak tercih edilmediği tespitine yer veriliyor. 

Buna karşılık özellikle ABD’de yapılan yayınlarda, “Çin yeraltı bankalarının 10 binden fazla müşterisi olduğu ve her yıl 100 milyar dolarlık bir kara para aklaması yapıldığı” iddia edilmeye başladı. Özellikle Meksika- Çin hattında yüzlerce milyar doların, bitcoin ve fiat para ile aklandığı iddialar arasında.

IMF başkanı Christine Lagarde ise 2018 Kasım ayındaki bir toplantıda “Kripto para birimlerinin dolandırıcılar ve kara para aklayan kişilerden temizlenmesi için Hükümetlere kendi kripto para birimlerini üretmelerini önerdi.

Özetle; kara para trafiğinin önlenmesi için, teknolojideki gelişmelerin de etkisiyle, yeni uluslararası kurallara ihtiyaç olduğu gözüküyor. Ancak küreselleşmenin kendini yeniden sorguladığı böylesine bir dönemde, bu konuda ülkeler arasında bir görüş birliği oluşturmanın zorluğu da ortada.

AKLAMA YÖNTEMLERİ NASIL İŞLİYOR

MASAK verilerine göre pek çok kişinin aklına gelmeyecek yöntemler kullanılıyor. Bu açıdan sınırsız sayıda aklama yöntemi vardır demek yanlış olmaz. Aklama yöntemleri ülkeden ülkeye, finansal sistemlerde kullanılan araçların çeşitliliğine değişiyor. Kayıtlara göre, en fazla kullanılan yöntemlerden bazıları şöyle sıralanıyor:

Fonların fiziken ülke dışına kaçırılması, Şirinler (smurfing) yöntemi, Parçalama (structuring) yöntemi,Vergi cennetleri (off-shore), Paravan (Kağıt üstündeki) ya da hayali şirketler, Oto-finans borç yöntemi (Loan-back), Döviz Büroları, Kumarhane ve Gazinolar, Nakit para kullanılan işyerlerinin işletilmesi (Göstermelik şirketler),Sahte fatura (hayali ihracat), Alternatif havale sistemleri (hawala vs.),İnternet bankacılığı ve elektronik para.

  • Şirinler (smurfing) yöntemi
    Ülkeden ülkeye değişmekle birlikte konuyla ilgili düzenlemelerin yapıldığı ülkelerde belirli tutarların üzerindeki nakit işlemlerin bildirilmesi zorunluluğu bulunmaktadır. Bu limit ABD için 10.000 dolardır. (Ülkemizde de 4208 sayılı Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 8. maddesinin değişmeden önceki hükümlerine göre; yükümlüler taraf oldukları ve aracılık ettikleri tutarı 5 milyar lira veya muadili dövizi aşan maddede yazılı her türlü işlemi MASAK’a bildirmek zorunda idi. Bu tutar, tespit edildiği tarihte yaklaşık 20.000 ABD dolarına tekabül etmekte idi.) Bildirim yükümlülüğünden kurtulmak için eldeki fon bu limite yakın tutarlara bölünür ve çok sayıda kişi (smurf) tarafından çok sayıda bankaya veya aynı bankanın farklı şubelerine yatırılır.
    Basit bir şekilde ülke dışına çıkarılabilir
    Kaba bir hesapla örneğin 20 kişi bir banka veya farklı şubelerine 9.000’er dolar yatırsa , günde 180.000 dolar, 10 günde 1.800.000 dolar yatırılmış olur. Aynı işlem aynı kişiler tarafından bir başka bankaya da yapılsa bunun anlamı 10 günde 3.600.000 dolarlık bir tutarın nakit bildirim zorunluluğu olmadan bankaya yatırılmış olması demektir.(Bu durum sadece nakit işlem bildiriminden kurtulmayı sağlar, yoksa şüpheli işlem bildirimi şüphelenilen her durumda yapılabilir) Para bu şekilde sisteme girmiş olur (Yerleştirme aşaması). Bu şekilde sisteme giren para kasa çekleri, havale veya fiziki olarak ülke dışına çıkarılabilir.
    Parçalama (structuring) yöntemi
    Eldeki fonu küçük miktarlara bölüp bunları bankaya yatıracak çok sayıda kişiyi (smurfleri) her zaman bulmak mümkün olmayabilir. Bu durumda insan sayısı yerine işlem sayısını artırmak suretiyle bildirimden kaçınmak mümkün olabilir.
    Bu yöntemde de yine yapılan işlemleri bildirimden kaçınmak veya iz bırakmamak amacıyla bölme tekniği kullanılıyor. Çok yüksek tutara dayalı bir işlem küçük tutarlara dayanan çok sayıdaki işlemlere bölünüyor. Başka bir ülkedeki örnek bir olayda, 29 milyon dolarlık bir tutar ortalama 600’er dolarlık 40.000’den fazla işlem yapılmak suretiyle Ekvator’a transfer edilerek aklanmıştır.
    Vergi Cennetleri (Kıyı Bankacılığı Off-Shore)
    Kapsamlı bir tanım yapmak gerekirse, kıyı bankacılığı; “ülke dışından sağlanan fonların ülke dışında veya koşullara göre ülke içinde kullandırılması, uluslararası devletsiz paraların fon fazlası bulunan merkezlerden fon açığı bulunan merkezlere transfer edilmesi gibi finansal hizmetler yürüten genellikle serbest bölgelerde kurulan merkezlerde faaliyet gösteren ve ülke içindeki bankacılık sisteminin tabi olduğu yasal düzenlemelerin kapsamı dışında tutularak, getirilen mali ve hukuksal avantajlar sayesinde cazip çalışma koşullarının sağlandığı bankacılık türüdür”.
    Kıyı bankaları özel bir banka olmayıp, temel olarak diğer bankalar gibi mevduat toplamakta, kredi vermekte ve güvene dayalı işlemler (fudiciary) yapmaktadır.
    Diğer bankalardan ayıran özellikleri
  • • Kıyı bankaları bulundukları ülkede geçerli olan para birimi dışındaki bir para birimi ile işlem yapar.
  • • Şart olmamakla birlikte esasen yerleşik olmayan kişiler ve kurumlarla işlem yapar.
  • • Genellikle yurtiçi finans piyasasının tabi olduğu yasaların sınırlamaların ve kontrollerin çoğundan muaftır.
  • • Çok sıkı biçimde sır saklama ilkesi uygulanmaktadır.
  • • Faiz oranlarının belirlenmesinde serbestlik söz konusudur.
  • • Belli bir likidite, disponibilite oranı uygulanmaması, munzam karşılık yatırılmaması söz konusudur.
  • • Dolaysız vergi olarak alınan gelir ve kurumlar vergisi kaldırılmakta veya çok düşük seviyelere çekilmektedir.
  • • Bankaların müşterilerine ödeyecekleri faizden veya interbank işlemlerinden doğacak faizlerden stopaj kesilmemekte, yurtiçi bankaların tabi olduğu kambiyo sınırlamalarına tabi tutulmamaktadır.

Nakit para kullanılan işyerleri (göstermelik şirketler)
Bu yöntemde hamburgerci, simit dükkânları, benzin istasyonu gibi nakit para akışının yoğun olduğu işyerleri kurulur. Bu işyerleri gerçekten çalışan yerler olabileceği gibi fiktif yani bürosu olan ama iş yapmayan bir şirket de olabilir. Bu tür işyerlerinin seçilmesinin nedeni bunların muhasebe denetimlerinin yapılmasının oldukça zor olmasıdır. Yani ne kadar benzin, kaç hamburger ya da simit satıldığını tespit etmek hemen hemen mümkün değildir. Böylece yasa dışı kaynaklardan gelen fonlar bu işyerlerinden elde edilen gelirlerle karıştırılabilir.

ABD’de bu yöntem kullanılarak uyuşturucu kaçakçısına ait pizza dükkanları zinciri vasıtasıyla uyuşturucudan elde edilen gelirlerin aklandığı belirlenmiştir.

Paravan-hayali şirketler (Shell Company)’in kullanılması

Bu şirketler herhangi bir ticaret veya imalat faaliyetinde bulunmayan ve genellikle sınır-ötesi merkezlerde kurulan şirketlerdir. Bu şirketler sadece kağıt üzerinde vardır (masa, kasa, adres kısa şirketler) ve bunların kurulmasındaki amaç, ayrıştırma aşamasında fon transferlerinin bu şirketler üzerinden geçirilmesi suretiyle inceleme ve denetim anında iz sürmeyi zorlaştırmaktır. Sır saklama yükümlülükleri dolayısıyla ortaklarının dahi öğrenilmesinin mümkün olmadığı bu şirketleri diğerlerinden ayırmak güçtür. Birçok sınır-ötesi merkezde paravan şirket kurmak için birkaç yüz dolar yeterli olmaktadır.

Oto finans borç yöntemi (Loan-back)

Bu yöntemde off-shore merkezlerde mevcut finans kurumları vasıtasıyla, buralara ulaştırılan suç geliri sahibine kredi olarak geri dönmektedir. İşlemleri şu şekilde sıralayabiliriz:

  • • Suç geliri aklayacak kişi off-shore merkezine gider ve suç gelirini burada faaliyet gösteren A bankasına yatırır (daha sonra bu parayı bir başka ülkedeki B bankasına da aktarabilir).
  • • Daha sonra kendi ülkesindeki C bankasına başvurarak A (veya B bankasındaki) hesabını teminat göstermek suretiyle kredi talebinde bulunur. C bankası bu krediyi kendisine verir.
  • • Aklayıcı aldığı kredi ile istediği yatırımı yapar (Otel alabilir vs).
  • • Kredisini C bankasına geri ödemez. C bankası da bu kişinin teminat gösterdiği A (veya B) bankasındaki parasını haciz eder ve yurda getirir.
  • • Böylece bu kişinin suç geliri otel veya bir başka yatırım şeklinde aklanmış olarak ortaya çıkmaktadır.

Döviz Büroları

Birçok ülkede bulunan ve nakit ağırlıklı çalışan bu kurumlarda para değiştirilir. Bunun suiistimale açık yönleri bulunmaktadır:

  • • Suç geliri ile eldeki paranın değiştirilmesi nedeniyle gelirin kaynağından bir ölçüde uzaklaştırılması sağlanabilir.
    Küçük banknotlar büyüklere veya eldeki para birimleri diğer para birimlerine çevrilebilir. Böylece finansal sisteme entegre edilmesi kolaylaşabilir.
    Nakit karşılığında bazı parasal araçlar (seyahat çekleri, euro çek, kişisel çek gibi) verebilmektedirler.

    Kumarhane ve Casinolar

  • Casinolar kredi açılması, vadesinin uzatılması, kiralık kasa hizmeti, çeklerin ciro edilmesi hatta fonların havale edilmesi gibi birçok finansal işlemi yapabilmektedirler. Aklayıcılar çok büyük miktarlı nakit parayı casinoya yerleştirebilir ve herhangi bir bildirim yapılmamasını isteyebilirler. Bundan sonra artık para casino çekleri ile istenildiği zaman çekilebilir veya transfer edilebilir. Casinolar için de bildirim yükümlülüğünün bulunabilmesi nedeniyle kimi durumda suç geliri bildirim tutarının altında, dikkat çekmeden fişlere çevrilebilir. Ayrıca casino sahipleri ile işbirliği yapılmak suretiyle suç gelirinin kumar kazancı olarak gösterilmesi veya bildirim limitinin üstündeki nakdin bir kerede yatırılması mümkün olabilir.

    Sahte veya yanıltıcı fatura – Hayali ithalat, ihracat

    Değeri çok düşük veya hiç olmayan bir mal ihraç edilmiş gibi gösterilir ve buna uygun olarak fatura düzenlenir. (Bu faturalar ya malın değerini oldukça yüksek gösteren yanıltıcı fatura veya tamamen aklanan tutara denk gelecek şekilde sahte fatura olabilir, ancak ikinci durumda tespit daha kolay olabileceğinden riski fazladır) Örneğin gerçek değeri 50 bin dolar olan mal için 500 bin dolar karşılığı fatura düzenlenmek suretiyle 450 bin dolar ihracat geliriymiş gibi gösterilebilir ve aklanabilir. İhracın yapıldığı belirtilen ülkedeki firma, faaliyeti olan yasal bir firma, göstermelik bir firma veya paravan bir firma olabilir.

  • Benzer durum ithalat için de yapılabilir. Bu durumda da yurtdışından 10 bin dolara alınan bir mal yurtiçinde aklamada kullanılan şirkete 300 bin dolara satılabilir. Aradaki fark böylece aklanmış olur. Bu işlem yurtiçinde de yapılabilir.

    Fonların fiziken ülke dışına kaçırılması (Currency Smuggling)
    Bu yöntem suç gelirinin kazanıldığı ülkeden, bu ülkedeki sıkı düzenlemeler nedeniyle, fonların denetim eksikliği veya işbirliğine müsait kuruluşların olduğu kısaca kolaylıkla plase edilebileceği bir başka ülkeye fiziki olarak çıkarılması işlemidir. Off-shore merkezler bu tür paranın bu şekilde gidebileceği uygun yerlerdir.
    Fiziken ülke dışına çıkarılan para halen nakit halindedir, ancak kaynağından bir ölçüde de olsa uzaklaşmıştır. Daha sonra gittiği ülkede yapılan bir dizi işlemle birkaç ülkeyi de dolaşarak ve aklanmış olarak ilk çıktığı ülkeye getirilebilir. Suç geliri fiziki olarak yurtdışına kara, hava veya deniz yoluyla çıkarılabilir..

  • YENİ TREND ELEKTRONİK PARA
    Bu yöntemler, aklama faaliyetinin gerçekleştirileceği ülkedeki inceleme ve denetimin az olduğu veya iz sürmenin zor ve imkânsız olduğu alanlarda yoğunlaşmaktadır. Aklamanın dünyadaki gelişen yeni trendi, kullanıcısına geniş anonimlik imkanı sunan ve kimliğini belli etmeyen internet bankacılığı ve elektronik paranın aklama faaliyetlerinde kullanılmasıdır.