Büyük bölümünü, AK Parti’nin tabanının oluşturduğu muhafazakar mahallede, bir yıldan beri dile getirilen “yeni siyasi oluşum” iddiaları, Şubat ayında dört yapraklı yonca sembolüyle kurulan bir siteyle ete kemiğe büründü. Ancak bu sitenin arkasında kimler olduğu, bu kişilerin AK Parti’ye alternatif olacak yeni siyasi hareketin tamamımı temsil edip etmediği iki aydan beri tartışılsa da, artık bu konunun önemli bir gündem maddesi olacağı anlaşıldı.
Kamuoyunun daha çok 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eski Ekonomi Bakanı Ali Babacan ve eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun isimleri üzerinden tartıştığı muhafazakâr mahalledeki yeni oluşumun, kapalı kapılar ardında konuşulan birden fazla cephesi bulunuyor. Kulislerdeki iddialara göre, Abdullah Gül’ün, Ali Babacan’ın önderliğinde bir harekete hazırlandığı iddialarının ortaya çıkmasıyla birlikte, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu cephesinde düğmeye basıldı. Bu iki ekibin birlikte hareket ettiği iddialarının ise gerçeği yansıtmadığı öne sürülüyor.
Siyasi kulislerdeki iddialara göre, aslında tek değil, iki ayrı çalışma yapılıyor. Davutoğlu’nun İstanbul Levent’teki bürosunda süren çalışmalarla, Gül ve ekibinin zaman zaman İstanbul, zaman zaman da Ankara Çukurambar’da yaptığı çalışmaların, birbirinden farklı olduğunu iddia edenler bulunuyor. Siyasiler, Davutoğlu’nun, Babacan başkanlığındaki hareketin ‘bir parçası’ olmayacağını, kendisinin liderliğinde farklı bir çalışma yürüttüğünü öne sürüyorlar.
Davutoğlu’nun çoğu eski öğrencisi, eski SETA yöneticisi ve döneminin eski bürokratlarından oluşan bir grupla hareket ettiği anlatılıyor. Davutoğlu’nun danışmanlığını yapan gazeteci Etyen Mahçupyan’ın, “AKP içindeki bazı kesimlerin, parti içindeki liyakat dışı uygulamalardan, atamalardan, çeşitli devlet ihalelerinin veriliş tarzından memnun olmadığını” belirterek, yeni bir siyasi parti arayışının bulunduğunu dile getirmesi de yapılan çalışmalarla ilgili fikir veriyor.
Tüm bunlar tartışılırken, Ahmet Davutoğlu, Facebook hesabından yayınladığı manifestoyla, hem AK Parti’nin yeni yönetim anlayışına, hem de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine sert eleştiriler getirdi.
https://www.facebook.com/A.Davutoglu/posts/2137885992970037
“Partimiz dar ve çıkarcı bir gruba terk edilemez” diyen Davutoğlu, “Cumhurbaşkanı’nın seçimlerin birinci derecede tarafı olarak seçim ortamının gerektirdiği yoğun ve çoğu zaman da sert siyasi polemiklere girmek durumunda kalması, eşit mesafede durması gereken Cumhurbaşkanlığı kurumunun toplumun en az yarısı ile psikolojik bir kopuş yaşamasına yol açmaktadır” ifadesini kullandı. Davutoğlu’nun uzun açıklamasındaki en önemli vurgu ise “Parti içinde paralel bir yapı” olduğuna ilişkin sözleriydi. Davutoğlu’nun, Erdoğan’ın damadı, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ve ekibini kastettiği kulislerde günlerce konuşuldu.
Davutoğlu cephesi böyleyken ve daha görünürken, Ali Babacan ekibi, Abdullah Gül’ün desteği ile ayrı bir çalışma yapıyor. Bu ekibin, Davutoğlu ile iyi ilişkiler içinde olmadığı, özellikle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kendisine başbakanlık görevini verdiği zamanki tavırları nedeniyle ciddi görüş ayrılığına düştükleri anlatılıyor. Bu iki ekibin cenazeler dışında bir araya gelmediği ifade ediliyor. Babacan liderliğindeki Gül hareketinin yaz aylarında, en geç yıl sonunda kamuoyuna duyurulacağı öne sürülüyor. Asıl “yeni siyasi oluşum” beklentisinin de bu iki ismin etrafında ortaya çıkacağı, bu isimlerin hem kamuoyunda, hem de AK Parti tabanında karşılığı olduğu konuşuluyor.
Babacan’ın derin sessizliğine karşın, birlikte hareket ettiği Gül’ün, zaman zaman dış politika, ekonomi ve son olarak da yerel seçimlerle ilgili yaptığı açıklamalar, siyasi bir figür olarak kendini anımsatması olarak değerlendiriliyor. Gül, AK Parti’nin İstanbul seçimlerine ilişkin itirazını, “Aslen hukuki ve teknik bir mesele olan ve bu konuda yeterli bir geleneği olan seçim sonuçlarına itiraz ve bu itirazların incelenip sonuçlandırılması hızla bitirilmeli. Bu meselenin uzaması Türkiye’ye de zarar verir demokrasimize de gölge düşürür. Türkiye’yi yönetenlerin önünde hem seçimsiz bir 4.5 yılları var hem de üzerinde çalışılması gereken ciddi meseleler var ve bu tip tartışmalardan uzak durup memleketin geleceğine konsantre olmaları çok önemli diye düşünüyorum. Türkiye’yi seçimleri tartışmalı bir ülke haline asla getirmemek gerekir” sözleriyle eleştirmişti. Bu da partisiyle derin görüş ayrılıklarının önemli ipuçlarından biri olarak değerlendiriliyor.
Bazı muhafazakar siyasiler ise Gül ve Davutoğlu ekibinin ortak hareket etmesi gerektiğini, tabanın bölünmesinin doğru olmayacağını dile getiriyorlar. Ancak, bu isimleri bilenler, yönetsel açıdan ciddi görüş ayrılıkları ve geçmişten kaynaklanan ciddi husumetleri olduğunu da ifade ediyor. Hatta, Şubat ayında dört yapraklı yonca logosuyla kurulan ‘yenibirparti.org’ sitesinin, Davutoğlu ekibinin ön alma, yani Babacan hareketinin önüne geçme çalışması olduğunu söyleyenler de bulunuyor.
AK Parti’nin mevcut yönetimi ise bu iddiaları, en az yerel seçim sonuçları kadar yakından izliyor. Harekette kimlerin olduğu, ne zaman resmiyet kazanacağı, ne kadar ciddi olduğu, AK Parti yönetimini her şeyden çok ilgilendiriyor. Yeni bir siyasi oluşumun, parti açısından sıkıntı yaratacağı, yer alan isimlerin kamuoyunda karşılığı olduğunu söyleyenler de bulunuyor. Gül ve Babacan’ın bir hareketi yönetemeyecek kadar “çekingen ve ürkek” olduğu, dolayısıyla çıkış yapamayacaklarını iddia edenler de az değil.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın deyimiyle, “trenden inenler” veya “trenden atılanların” önümüzdeki dönemdeki rotasını belirleyecek en önemli gelişme bu olacak. Ekonomik kriz, dış politikada atılan yanlış adımlar ve iktidar partisine yönelik yolsuzluk, haksız zenginleşme ve kayırmacılık iddialarının tabanda yarattığı rahatsızlığın bir faturası olacak. Bunun ipuçlarını yerel seçimlerde gören AK Parti, tabanını kaybetmemek için elinden geleni yapacaktır. Başta damat Berat Albayrak ve ekibi olmak üzere Erdoğan’ın, yeni oluşum için yola çıkan isimleri, “yıpratmak ve yaralamak” için çalışacaktır.
Leave a Reply