CHP’den iktidara Suriye önerileri

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup toplantısı’nda yaptığı konuşmasına, Geçen hafta İstanbul’da muhalefet partisi olarak Uluslararası Suriye Konferansı düzenlediklerini vurgulayarak başladı.

Kılıçdaroğlu, Orta Doğu’nun alev alev yandığını, Suriye, Yemen ve Irak’ın ateş içinde olduğunu dile getirdi.

İKTİDAR PARTİSİ YAPMASI GEREKİRKEN BİZ YAPTIK İ

Türkiye’de iktidarın yapması gereken bu toplantıyı, sorumluluklarının bilinciyle CHP’nin gerçekleştirdiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, böyle bir konferansı, 2013’te iktidardan istemelerine rağmen bunun kabul görmediğini ifade etti.

Kılıçdaroğlu, toplantıya 100’ün üzerinde yabancı gazeteci ile 22 ülkeden gözlemci ve konuşmacının katıldığını belirterek, “Eğer bir uluslararası konferansa 22 ülkeden gözlemci ve konuşmacı katılıyorsa düzenlediğimiz konferansın tarihsel önemi açıkça ortaya çıkıyor. 100’ün üzerinde yabancı gazeteci böyle uluslararası bir konferansı izlemek istiyorsa bu da yaptığımız çalışmanın ne kadar değerli olduğunu gösteriyor.” diye konuştu.

Çalışmalarında beş ana noktaya dikkati çektiklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“ANKARA-ŞAM İLE BARIŞSIN”

“Birincisi şuydu, Ankara ile Şam arasındaki yolun barışa giden en kestirme yol olduğunu ifade ettik. Suriye’de barış istiyorsanız, kan akmasın istiyorsanız Ankara ile Şam arasındaki yol barışa giden en kestirme yoldur dedik. Suriye’nin geleceğine, ancak Suriye halkı karar verir dedik. Başka bir ülkenin içişlerine karışmamanın altını özenle çizdik. İkincisi şuydu; ABD ile Rusya’nın çıkarları arasında savrulmamak için toprak bütünlüğü, siyasi bağımsızlık, egemenlik ve iyi komşuluk ilkelerine dayanan bütünlüklü ve uyumlu tek bir Suriye politikası izlemeliyiz. Suriye’nin bütünlüğünü korumalıyız, egemenliğini sağlamalıyız, demokratik süreç içinde demokrasinin gelişmesi için elimizden gelen her türlü çabayı göstermeliyiz ama sakın ola ki iki egemen güç arasında savrulmamalıyız. Yani Rusya ile ABD arasında savrulmamalıyız.”

Kılıçdaroğlu, Suriye yönetimi başta olmak üzere, uluslararası hukuka ve ilişkilere dayalı, meşruluğu bütün aktörlerce kabul edilmiş kişilerle diplomatik süreçlerin etkin kılınması gerektiğine işaret ederek, Türkiye’nin uluslararası hukuk ve meşruiyete dayalı bütün hamlelerini yeniden gözden geçirmesinin öneminin altını çizdi.

“TÜRKİYE 40 MİLYAR DOLAR HARCADI, EN BÜYÜK BEDELİ BİZ ÖDÜYORUZ”

Suriye’nin yeniden güvenlikli bir ülke olduktan sonra Türkiye’ye sığınanların kendi ülkelerine dönüşlerinin teşvik edilip, bu konuda politikalar geliştirilmesi gerektiğine vurgu yapan Kılıçdaroğlu, bütün bunları Türkiye’nin, bölgenin esenliği için söylediklerini dile getirdi.

“Normalde bunu yapması gereken iktidar ama iktidar ABD ile Rusya arasında savrulan bir görüntü veriyor. ABD’ye gidiyor ayrı telden, Rusya’ya gidiyor ayrı telden ve dolayısıyla Suriye’de kan akıyor, en büyük bedeli de Türkiye ödüyor.” diyen Kılıçdaroğlu, bugüne kadar Türkiye’nin 40 milyar dolar harcadığını aktardı.

Bu parayı, fakir fukaranın ödediğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

“TÜRKİYE’Yİ BATAKLIKTAN ÇIKARMAK İSTİYORUZ”

“Her vatandaşımın, özellikle de AK Partili kardeşlerimin bunu iyi bilmesini isterim, ülkenin çıkarlarını biz mi savunuyoruz, yoksa ABD ile Rusya arasında savrulan bir yönetim mi savunuyor? Kim savunuyor? Bir taraftan silah alacaksınız, dönüp öbür taraftan bizi desteklesin diye onlardan da silah alacaksınız. Onların işi zaten ticaret. Suriye’de adam ölmüş, çocuklar, kadınlar ölmüş onların umurunda değil ki. Onlar, başka işlerin peşindeler ve siz de ona teşne oluyorsunuz.  Suriye’nin toprak bütünlüğünü evet koruyalım, Güvenli bölge evet olsun ama güvenli bölgeyi Süleyman Şah Türbesini kaçırmak yerine, Süleyman Şah Türbesini tahkim edip, güçlü bir şekilde koruyabilseydiniz o alanı, bugün ‘Suriye’nin doğusu’ diye bir şey olmazdı. Öngörülemez, savrulan bir politika Türkiye’yi bu noktaya getirdi. Kendi vatan toprağından türbe kaçıranlar, şimdi kahraman kesiliyorlar. Bu benim ağrıma gidiyor. Türkiye, Orta Doğu politikasında bir batağa saplanmış durumda. Buradan Türkiye’yi çekip çıkarmak istiyoruz. Bizim görüşümüz, bu kadar açık, net.”