logo

10/26/2019

NEREDEN NEREYE: Türkiye’nin yeni müttefigi Rusya mı?

NEREDEN NEREYE: Türkiye’nin yeni müttefigi Rusya mı?
Russia Turkey Europe Globe Syria Black Sea World

Türkiye’nin 67 yıllık müttefiki ABD’den uzaklaşmasını ve Rusya ile neredeyse bir müttefik, adeta stratejik ortak konumuna gelmesini anlamak için biraz geçmişe bakmak lazım.

Türkiye 1952 yılından itibaren, dönemin SSCB (Rusya)’ya karşı NATO üyesi olarak ABD ile müttefik saflarına katıldı. Oysa son yıllara baktığımızda sanki Rusya bizim yıllardır müttefikimiz, ABD ise bir “tehdit” unsuru olarak karşımıza çıkıyor.

NATO’nun kuruluş amacı ve sürecini incelediğimizde ise, neyi anlatmak istediğim daha da net anlaşılacaktır.

NATO NEDEN KURULDU? 

NATO’ ya giden sürecin ilk adımı, Sovyetler Birliğinin Şubat 1948 Prag Darbesi’ne bir tepki olarak İngiltere, Fransa, Lüksemburg, Belçika ve Hollanda arasında 1948 Brüksel Antlaşması’nın imzalanması ve antlaşmada ortak bir savunma sistemi kurulması kararının alınmasıdır. Bu karar gereği Batı Birliği Savunma Örgütü kurulmuştur. Ancak Batı Avrupa devletlerinin Doğu Bloku’ na karşı askerî güçleri zayıf olduğu için ABD’nin desteğini almaları gerekliydi. Bu yöndeki çalışmalar sonucunda 4 Nisan 1949’da Washington’da on iki Batılı ülkeden (ABD, Belçika, İngiltere, Fransa, Kanada, Danimarka, İtalya, İzlanda, Lüksemburg, Norveç, Portekiz ve Hollanda) oluşan NATO kuruldu.

Flickr

NATO, ABD’nin savaş sonrasında Avrupa ile yaptığı ilk askerî ittifaktır. NATO’nun kurulmasıyla SSCB’ye karşı bir set oluşturulmuş ve Batı Bloku resmen kurulmuş oldu.

NATO, Kore Savaşı’nın yaşanması, Orta Doğu’da ulusal hareketlerin gelişmesi ve Türkiye üzerinde Sovyet tehdidinin olması gibi nedenlerden hareketle, rolünü Orta Doğu’yu kapsayacak şekilde genişletti. 1952’de Türkiye ve Yunanistan, 1955’te Federal Almanya, 1982’de İspanya NATO’ya üye oldular.

MÜTTEKİMİZ ABD İLE BİTMEK BİLMEYEN KRİZLER

Özetle 1952 yılından beri (eski adı SSCB) Rusya’ya karşı müttefikimiz olan ABD ile yol ayrımı yıllardır sık sık yaşanan krizlerin birikimi diyebiliriz.

Yaklaşık 60 yıldır Türkiye-ABD arasında sıkça yaşanan krizlerin birçoğu, siyasi otoritelerin çabalarıyla anlaşmayla sonuçlandığını görüyoruz.

Ancak, son olarak ABD’nin, PKK/YPG’ ye verdiği açık destek, Türkiye tarafında bardağı taşıran son damla olmuştur.

ABD, Türkiye’ nin tüm uyarısına rağmen, DEAŞ ile mücadele ediyor gerekçesiyle terör örgütü PKK/YPG’ ye silah ve lojistik destek vermeye ara vermeden devam etti. Ayrıca, desteği devam ederken, Türkiye’nin hemen yanı başında  bağımsız  bir devlet kurulması için de elinden geleni yaptı.

BAŞKAN TRUMP İLE GERGİNLİK ZİRVE YAPTI

Özellikle PKK konusunda, Türkiye’nin uyarılarını ve endişelerini duymazdan gelen ABD, üstüne üstlük en ufak bir olumsuzluk karşısında Türkiye’ye yaptırımlar uygulamaya başladı.

Son yıllarda iyice gerginleşen Türkiye-ABD ilişkileri Başkan Donald Trump’ ın iktidara gelmesiyle birlikte iyice su yüzüne çıktı.

Bir devlet adabına ve diplomatik teamüllere yakışmayacak şekilde, Başkan Trump’ ın Türkiye aleyhine attığı Twitter paylaşımları gerek siyasi iktidarın, gerekse Türk halkının tepkisini fazlasıyla çekmeye yetti.

Sık sık gündeme getirdiği “yaptırım” tehditleri için, Türk halkı da  artık  “ne yapacaksan yap”  demeye başladı.

Flickr

TERÖR ÖRGÜTÜNÜ MEŞRULAŞTIRDI

Başkan Trump,  son dönemde her fırsatta paylaştığı Twitter mesajları ile Türkiye’yi tehdit etmeye başladı. Son olarak, önce telefonla görüştüğü terör örgütü liderlerinden Mazlum Kobani’ nin kaleme aldığı bir mektubu, içeriği yine tehdit ve hakaret dolu olan kendi yazdığı bir mektuba ekleyerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a göndermesi bardağı taşıran son damla oldu.

Bununla da yetinmeyen Başkan Trump, Soçi mutabakatının ardından yaptığı konuşmasında yine Türkiye’nin kırmızı bültenle aradığı yüzlerce insanın ölümünden sorumlu Mazlum Kobaniiçin  “General” diye söz ederek teşekkür etti.

Adeta terör örgütünü meşrulaştırıp, dünya da itibar kazanmasına neden olan müttefikimiz ABD’nin Başkanı Trump, terörist lider için şu sözleri sarf etti:

“Türkiye ile yaptığımız müzakereler sonucunda pek çok kişinin hayatı kurtuldu. General Mazlum’la görüştüm. Harika biri. Amerika’nın yaptıkları için çok teşekkür etti. Sanıyorum daha fazla minnettar olamazdı. Bana ‘DEAŞ şu anda çok sıkıştı, gözaltı birimleri güçlü bir şekilde korunuyor’ Harika bir konuşma yaptık kendisiyle. Ben de memnuniyetimi belirttim. Pek çok Kürt’ün hayatını kurtardık biz. Savaş muhtemelen uzun sürmeyecekti ve pek de iyi olmayacaktı.

SURİYE İÇ SAVAŞI TÜRKİYE İLE RUSYA’YI STRATEJİK ORTAK YAPTI

ABD ile gerginleşen ilişkiler nedeniyle Türkiye son yıllarda Rusya ile iyice yakınlaşmaya başladı. İki ülke arasında uzun süredir var olan ticaret, doğalgaz, turizmin yanı sıra Akkuyu Nükleer Santralinin yapımının Rusya’ya verilmesi, son olarak ABD ve AB’nin tüm tehditlerine rağmen S-400’lerin alımı, Türkiye ile Rusya ilişkilerini zirve noktasına taşıdı.

Ticari ve savunma faaliyetlerinin yanı sıra, Suriye’de yaşanan iç savaş iki ülkeyi “stratejik ortak” konumuna getirdi.

ASTANA SÜRECİ

Türkiye, Rusya ve İran, Suriye’de toprak bütünlüğünün sağlanması ve iç savaşın sonlandırılması amacıyla Astana sürecini başlattı.

Üç ülke, ABD’yi bu sürecin dışında bırakarak garantör ülke oldu.

Bu süreç Türkiye ve Rusya ilişkilerini iyice pekiştirdi.

BARIŞ PINARI HAREKATI

Türkiye’nin ABD’nin ve NATO’nun karşı çıkmasına rağmen, Barış Pınarı harekatını başlatması ve 22 Ekim tarihinde Rusya ile yapılan Soçi anlaşmasının ardından harekatı durdurması, iki ülkeyi adeta stratejik ortak konumuna getirdi.

STRATEJİK ORTAKLIK SİYASİLERİN DİLİNE DE YANSIDI

Yaşanan gelişmelerin ardından, Türkiye-ABD arasında gelinen nokta bu.

Anlatmak istediğim, Türkiye’nin, ABD’den uzaklaşması ve Rusya ile stratejik ortak konumuna geçmesi, gerek ABD’li yetkililerin, gerek Rus yetkililerin de açıklamalarına yansımaya başladı.

Örneğin, Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya ve Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyiyle ilgili vardıkları mutabakata ilişkin olarak, Kürt güçlerinin Barış Pınarı Harekatı alanından çekilmemeleri halinde, Türk ordusunun hedefi olacaklarını açıkladı.

 “ABD KÜRTLERİ ALDATTI TÜRKLERLE SAVAŞMAYA İTTİLER”

Peskov, “ABD son yıllarda Kürt güçlerin en yakın müttefikiydi. Nihayetinde ise ABD Kürtleri terk etti, hatta bir bakıma onları aldattı. Kürtleri sınırda bırakıp onları neredeyse Türklerle savaşmaya ittiler” dedi.

“GERİYE KALAN KÜRT OLUŞUMLAR TÜRK ORDUSUNUN SİLİNDİR ARACININ ALTINA GİRECEKLER”

Kürt güçlerinin  sınırdan çekilmemeleri halinde, buralara yerleştirilmesine karar verilen Suriye sınır muhafızları ile Rus askeri polisinin çekilmek durumunda kalacağı  uyarısında bulunan Peskov, “O zaman da geriye kalan Kürt oluşumlar,Türk ordusunun silindir aracının altına girecek” ifadelerini kullandı.

MÜTTEFİK’E BAK!

Öte yandan 67 yıldır müttefikimiz olan ABD Savunma Bakanı Mark Esper Türkiye’nin Suriye’de “Savaş Suçu” işlemiş olabileceğine inandığını söyledi.

Washington’ın Suriye’den asker çekme kararının bölgedeki terör örgütü PKK’ nın Suriye kolu YPG’ yi “tehlikeye attığı” şeklindeki açıklamalara cevap veren Esper, “ABD uzun dönemli NATO müttefikine karşı, Kürtleri korumak için kesinlikle savaşmayacak” dedi.

Esper, diğer yandan Suriye’de Türkiye’nin desteklediği ÖSO’ cuların PKK’ nın Suriye kolu YPG’ ye karşı işlediği iddia edilen “Savaş Suçları” ndan kısmen sorumlu tutulması gerektiğini savundu.

Amerikan CNN televizyonuna konuşan Esper, “Raporları gördüm. Korkunçlar ve doğruysa ve doğru olduklarını varsayıyorum, savaş suçları olacağını düşünüyorum” dedi.

Bu konunun takip edileceği mesajı veren Esper, “Bu suçların arkasındakiler sorumlu tutulmalı, çoğu durumda da Türkiye’nin sorumlu olduğunu görüyoruz” dedi.

Esper daha önce yaptığı bir açıklamasında da Türkiye’nin Suriye’deki “muhtemel savaş suçlarından” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “tam olarak sorumlu olduğunu” söylemişti.

MÜTTEFİKİMİZDEN ÜSTÜ KAPALI TEHDİT  

Yine, ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey ise  “Türkiye bundan çok fazla şey kazanmadı. Rusya’dan ABD’den aldığından daha azını aldı. YPG oyun dışı kalmadı” diyerek Türkiye’yi üstü kapalı tehdit etti.

JEFFREY: TÜRKİYE BUNDAN ÇOK FAZLA ŞEY KAZANMADI

Amerika’nın Sesi’ nde yer alan habere göre; Soçi’ de Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin arasında varılan Suriye mutabakatına ABD cephesinden ilk tepki Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’ den geldi. Jeffrey, “Türkiye bundan çok fazla şey kazanmadı. Rusya’dan ABD’den aldığından daha azını aldı. YPG oyun dışı kalmadı” dedi.

 “TÜRKİYE AKILLICA HAREKET ETMEDİ”

Jeffrey, Türkiye’nin Suriye harekatı için “Üst üste yapılan uyarılara ve Trump yönetimi tarafından üst üste teklif edilen teşviklere rağmen ne yazık ki Türkiye akıllıca hareket etmedi” dedi. Suriye Özel Temsilcisi, “Türkiye’nin Suriye operasyonu kaçınılmaz mıydı?” sorusuna, “Gerçekten böyle bir olasılık vardı. Kaçınılmaz değildi” yanıtını verdi.

 “TÜRKİYE RUSYA’DAN ABD’DEN ALDIĞINDAN DAHA AZINI ALDI”

Suriye Özel Temsilcisi, Rusya ve Türkiye arasında Soçi’ de Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin arasında varılan mutabakatı değerlendirirken, “Rusya bizim Türkiye ile yaptığımız anlaşmadan kopya çekerek pek çok açıdan bizimkine benzeyen bir anlaşma yaptı. Ama Türkiye bundan çok fazla şey kazanmadı. Türkiye Rusya’dan ABD’den aldığından daha azını aldı. Ama bu süreçte Suriye’nin kuzeydoğusunu karıştırdı, IŞİD mücadelesinin altını oydu, Rusları ve rejimi herkes için trajik olacak şekilde dahil etti” ifadelerini kullandı.

“SOÇİ MUTABAKATIYLA YPG GERİ ÇEKİLDİ AMA OYUN DIŞI KALMADI”

James Jeffrey, Soçi mutabakatını Türkiye’nin Suriye’deki hedefleri açısından değerlendirirken “YPG geri çekildi ama tam anlamıyla yenilgiye uğratılmadı ya da oyun dışı kalmadı. Yani Türkiye’nin amaçlarından biri gerçekleşmedi” şeklinde konuştu.

Nurettin Kurt
Journalist, specialist in criminology, recipient of the EU Prize for Journalism and Turkish Journalists' Association’s press freedom award , and the author of “Journalist-wolf in the stressful triangle - Incident-police proceedings-lawsuit”,  Sedat Simavi Journalism Award - 2007 (Turkey) 32 yıllık gazeteci, polis ve adliye uzmanı, Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü başta olmak üzere, 2011 ve 2017 TGC Başarı ödülü, Avrupa Birliği Araştırmacı Gazetecilik Ödülü, iki kez Çağdaş Gazeteciler Derneği haber ödülü, yedi kez Barış Selçuk Gazetecilik Ödülü ile birlikte çeşitli Sivil Toplum Kuruluşları tarafından ödüle layık görülmüştür, ‘Olay-Polis-Adliye- Gerilim Üçgeninde Kurt Gazeteci’ isimli kitabın yazarıdır

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Calendar

Nisan 2024
P S Ç P C C P
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930