logo

11/28/2019

KOBANİ, GÜLEN VE ENES KANTER – ABD BUNU HEP YAPIYOR!

KOBANİ, GÜLEN VE ENES KANTER – ABD BUNU HEP YAPIYOR!

Sürekli dünya ülkelerine insan hakları dersi vermeyi alışkanlık haline getiren ABD, başta Afganistan olmak üzere birçok ülkede yaptığı katliamları, insan hakları ihlallerini görmekte zorlanıyor veya görmezden, duymazdan geliyor.

Türkiye’ye son dönemde insan hakkı ihlalleri gerekçesiyle “ayar” vermeye çalışan ABD; yıllardır işlediği insanlık suçları ile yüzleşmek yerine, “duymadım, görmedim, bilmiyorum” oyununu oynamayı tercih ediyor.

 

BENİM TERÖRİSTİM İYİDİR ÇABASI

ABD Başkanı Donald Trump, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 13 Kasım ziyareti öncesi, Türkiye’nin kırmızı bültenle aradığı terörist lider Mazlum Kobani ile bizzat görüştüğünü açıklıyor. Terörist başını öve, öve bitiremeyen Trump bununla da yetinmiyor, Kobani’nin yazdığı mektubu Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gönderdiğini pişkin bir dil ile anlatıyor. Kobani’ye defalarca teşekkür eden Trump ABD’ye gelmesini ve yüz yüze görüşmek istediğini söylemekte bir sakınca görmüyor.

 

196 ÜLKEDE ARANAN TERÖRİST

Oysa, terör örgütü PKK’nın İmralı’daki lideri Abdullah Öcalan’ın “manevi evladım” dediği ve asıl adı Ferhat Abdi Şahin olan Mazlum Kobani 196 ülkede kırmızı bültenle aranıyor. Terör örgütü PKK/YPG’nin elebaşlarından Suriye uyruklu “Mazlum Kobani” kod adlı Ferhat Abdi Şahin, Türkiye’de asker, polis ve sivilin öldürüldüğü birçok olayın da baş faili durumunda.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesine bakmayı akıl edemeyen ABD makamları VİKİPEDİ’ ye baksalar; orada bile Mazlum Kobani’nin “PKK’nın üst düzey yöneticisi” olarak tanımlandığını görürlerdi.

Ancak, olay bu kadar basit değil.

Herkese insan hakları dersi vermeye çalışan, 67 yıllık müttefikimiz ABD’nin amacı farklı.

Son yıllarda özellikle Rusya’dan S-400 savunma sistemlerinin alınmasından sonra iki ülke arasında gerginlik kopma noktasında geldi ve hala da devam ediyor.

Ne yapacağını şaşıran ABD, müttefiki olan bir ülkenin kırmızı bültenle aradığı teröristten medet umuyor.

Eli kanlı terör örgütü ile masum Kürt halkını aynı kefeye koyarak, Türkiye’de yaşayan tüm Kürt kökenli vatandaşların insan haklarının ihlal edildiği havası yaratıyor.

 

FETTULLAH GÜLEN VE ENES KANTER

Gelelim Fettullah Gülen meselesine.

Liderliğini 1999 yılından beri ABD’de yaşayan Fetullah Gülen’in yaptığı, Fetullahçı Terör Örgütü( FETÖ), 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye’de hain darbe girişiminde bulundu. Bu darbe girişiminde 251 masum vatandaşımız hayatını kaybetti.

Türkiye mahkemeleri, örgütün lideri konumunda olan Fettullah Gülen hakkında kırmızı bülten çıkardı. Gülen’in 2016 yılından beri ABD’den iadesi isteniyor. Ancak sözde müttefikimiz ABD tam bırakın iade etmeyi, terör örgütü lideri Gülen’e kol kanat geriyor ve germeye devam ediyor.

Nereden mi anlıyoruz?

ABD Başkanı Trump terör örgütü lideri Mazlum Kobani’yi meşrulaştırmaya soyunurken, iki Demokrat Partili senatör ABD Kongresi’nde Türkiye’de insan hakları ihlalleriyle ilgili yasa tasarısı açıklıyor. Hem de tam Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’ne yapacağı ziyaret tarihine denk geldiği günlerde.

 

KANTER’İN NE İŞİ VAR TOPLANTIDA

ABD’li senatörlerin “Türkiye’de insan hakları ihlalleri” konulu basın toplantısına Fethullah Gülen’in manevi oğlu,  yine Türkiye tarafından kırmızı bültenle aranan basketbolcu Enes Kanter’in de katılıyor olması dikkat çekiyor.

Amerika’nın Sesi’nde yer alan habere göre; Türk hükümetinin terörle mücadele yetkilerini siyasi rakiplerini hedef almak için kötüye kullandığını belirtilen yasa tasarısını Massachusetts Senatörü Edward J. Markey ve Oregon Senatörü Ron Wyden sundu. Tasarıda, düşünce suçundan tutuklu olanların ve siyasi mahkumların serbest bırakılması istendi; basın, internet özgürlüğünün ve de hukukun üstünlüğüne vurgu yapıldı.

Tasarıyı açıklayan Senatör Edward J. Markey, “Alarm zillerini çalmak için en iyi zaman. Yarın Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başkan Trump’ın daveti üzerine Beyaz Saray’da olacak. Başkan Trump yakın zamanda ABD güçlerini Suriye’nin kuzeyinden tek taraflı çekerek, Türk güçlerine Kürtler’e yönelik katliam yapmalarının yolunu açan vicdansız bir karar verdi. Bu mesele pek çok ve iyi nedenlerle dikkat çekti. Ancak Türkiye ve dünyadaki Türk vatandaşlarının haklarının ihlali yeteri kadar dikkat çekmemişti” dedi.

 

TÜRKİYE’NİN İNSAN HAKLARI SİCİLİ KABUL EDİLEMEZ”

Senatör Markey, “Başkan Trump, Türkiye’nin insan hakları sicilinin kabul edilemez olduğunu açıkça söylemeli, aynı şekilde ABD Senatosu da tüm dünyada demokrasi ve insan haklarına bağlılığını göstermeli” dedi.

Markey bu tasarıyla Türk halkına ve otoriter rejimlerde acı içinde yaşayan tüm halklara duyarlılıklarını göstermek istediklerini de belirtti ve “ABD’de özgürlüğünüz için savaşma hakkına inanan müttefikleriniz var” diye konuştu.

Senatör Markey tasarının içeriğini de, “ABD’nin Türkiye’de demokrasi ve refahı desteklemesi, gazetecileri, muhalifleri ve Kürtler gibi azınlıkları hedef alan terörle mücadele yetkilerinin kötüye kullanılmasına karşı çıkması, Türkiye’de düşünce suçlularının serbest bırakılması için çalışan sivil toplum örgütlerine yardım sağlaması” olarak sıraladı.

“Haksızca gözaltına alınan gazeteciler ve basın çalışanlarının serbest kalması için taleplerimizi öncelik haline getirmeliyiz. ABD yönetimi, gazetecilerin ve basın kuruluşlarının sosyal medya hesaplarına baskıyı kesmesi ve Wikipedia yasağının kalkması için Türk hükümetine baskı yapmalı” diyen Massachusetts Senatörü, “Hakkınız olanları almanız için daima çalışacağız” mesajını verdi.

 

“ENES KANTER İÇİN ÇALIŞACAĞIZ”

Hakkında kırmızı bültenle uluslararası arama emri çıkartıldığını söyleyen firari FETÖ’cü Enis Kanter’e destek veren Senatör Markey, “Yabancı liderlerin, gördükleri baskıyı dile getirenleri cezalandırmak için uluslararası kolluk kuvvetlerini silah gibi kullanma girişimleri dünyanın hiçbir yerinde kabul edilemez. Senatör Wyden ve ben, Sayın Kanter’in işini yapabilmesi ve ifade özgürlüğü adına ABD dışına güvenle seyahati için çalışmayı sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.

 

“TÜM SÜLALEM GÜLEN’E FEDA OLSUN”

FETÖ firarisi ve kırmızı bültenle aranan Enes Kanter, uzun yıllar ABD’de profesyonel basketbol oynayan Türk.

FETÖ ile irtibatı ortaya çıkan Kanter, ailesi tarafından evlatlıktan reddedilmişti. Soyadını Gülen olarak değiştirdiğini duyuran Kanter açıklamasında “Vefalı, fedakar insanların gözyaşları ile büyüttüğü bu hizmet için bir Enes değil bin Enes feda olsun. Hoca Efendi yolunda anam, babam, kardeşlerim, tüm sülalem feda olsun. Bu dava uğrunda bir değil saçlarım adedince başım olsa yine veririm feda olsun” ifadelerini kullanmıştı.

 

TÜRKİYE’YE AĞIR İTHAMLAR

ABD Savunma Bakanı Mark Esper de, Barış Pınarı Harekatı ile ilgili olarak yaptığı bir açıklamasında, Türkiye ile birlikte hareket eden Suriye Milli Ordusu (Özgür Suriye Ordusu) hakkında çıkan işkence iddiaları hakkında “Yapılanlarla ilgili haberleri gördük ve bunu takip etmeye çalışıyoruz. Bu haberler korkunç. Eğer doğru olduğu ortaya çıkarsa bu savaş suçu. Pek çok durumda bunlardan Türk hükümeti sorumlu tutulmalı” ifadelerini kullanıyor.

AYNAYA BAKMAYAN ABD

ABD, müttefiki olan bir ülkenin, terör örgütü veya terör suçlusu olarak ilan ettiği, kırmızı bültenle aradığı, mahkeme kararlarıyla iadesini istediği kişilere kol kanat gerdiğini anlatabilmek adına, güncel olaylardan birkaç tanesini paylaştım.

Benzer olayları yazmaya kalkarsam zaten sayfalar yetmez.

Şimdi, başta Türkiye olmak üzere, dünya ülkelerine insan hakları dersi vermeye çalışan ABD hakkında çok kısa süre önce basına yansıyan insan hakları ihlalleri raporunu inceleyelim.

 

İNSAN HAKLARI İZLEME ÖRGÜTÜ

New York merkezli insan hakları kuruluşu Human Rights Watch (İnsan Hakları İzleme Örgütü), son raporunda ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı’nın (CIA) desteklediği Afgan güçleri, “savaş suçları işlemekle” suçladı. HRW’ye göre paramiliter güçler, yargısız infazlar da gerçekleştiriyor ve hiçbir suç nedeniyle hesap vermiyor.

HRW’nin Afgan güçlere yönelttiği suçlamalar arasında cinayetler, zorla kaybettirmeler ve sağlık tesislerine saldırılar da var.

 

RAPORDA NE VAR

HRW’ nun raporunun başlığı “Bunlar gibi çok kişi vurdum: CIA destekli Afgan vuruş kuvvetlerinin keyfi gece baskınları”. Raporda yerel insan hakları örgütlerinin anlattıkları da aktarılıyor. Raporda, 2017 sonundan 2019 ortasına kadar 14 ayrı vaka ele alınıyor.

Rapora göre gece baskınları yapan güçler, hiçbir uyarıda bulunmadan insanları evlerinden çıkarıyor. Bu güçlere yöneltilen suçlamalar arasında Taliban’ın kontrolündeki veya çatışmalı bölgelerde militanları tedavi eden sağlık çalışanlarını hedef almak ve insanları gözaltında kaybetmek de var.

Bu birlikler yanlış teşhis, yanlış istihbarat veya politik nedenlerle sivilleri hedef almakla da suçlanıyor.

Raporda son iki yıldaki baskınlarda sivil kayıpların arttığı aktarılırken “Bu vakalar savaş hukukunun ciddi bir şekilde çiğnendiğini gösteren örnekler. Bazıları savaş suçu boyutunda. Bu paramiliter güçlerin dokunulmaz bir şekilde faaliyet gösterdiği tüm bölgelerde bu fiillere rastlamak mümkün” ifadeleri kullanılıyor.

Rapora göre CIA, 2001 yılından sonra ABD ordusundan bağımsız olarak “terörle mücadele operasyonları” yürütmeye başladı. Ülkenin dört bir yanında militanlara karşı savaşmak için savaşçılar yetiştirdi.

HRW’ya konuşan bir diplomat bu ekipleri “ölüm mangası” olarak niteliyor.

Örgüte göre 2017’den bu yana ABD’li yetkililer, ABD askerlerinin mevcut olmadığı koşullarda bile ABD Hava Kuvvetleri’nden hava saldırısı talep etme hakkını bu paramiliter gruplara verdi.

HRW Afgan hükümetine, tüm hükümet yanlısı milis örgütlerinin ve vuruş kuvvetlerinin dağıtılması, suçlamaların tümüyle incelenmesi, sağlık tesislerine yönelik saldırılara son verilmesi ve sivillerin ailelerine tazminat ödenmesi çağrısında bulundu.

 

BAŞKA NE SUÇLAMALAR VAR

NYT, Aralık 2018’de bu paramiliter güçlerin işlediği suçlara dair bir haber yayımlamıştı. Haberde CIA destekli bu güçlerin savaş bölgelerinde sivilleri korumak için var olan kurallara riayet etmediği yer almıştı.

 

NYT bu milislerin eylemlerinin, ABD’nin Afganistan hükümetini ve kurumlarını güçlendirmeye yönelik çabalarına zarar verdiğini de aktarmıştı. Gazeteye konuşan bir yetkili ise bu grupların açıkça savaş suçu işlediğini söylemişti.

 

Nisan 2019’da bir rapor yayımlayan BM de, hükümet yanlısı güçlerin öldürdüğü sivillerin sayısının diğer militanların öldürdüğü sivillerin sayısını aştığını belirtmişti.

 

Nurettin Kurt
Journalist, specialist in criminology, recipient of the EU Prize for Journalism and Turkish Journalists' Association’s press freedom award , and the author of “Journalist-wolf in the stressful triangle - Incident-police proceedings-lawsuit”,  Sedat Simavi Journalism Award - 2007 (Turkey) 32 yıllık gazeteci, polis ve adliye uzmanı, Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü başta olmak üzere, 2011 ve 2017 TGC Başarı ödülü, Avrupa Birliği Araştırmacı Gazetecilik Ödülü, iki kez Çağdaş Gazeteciler Derneği haber ödülü, yedi kez Barış Selçuk Gazetecilik Ödülü ile birlikte çeşitli Sivil Toplum Kuruluşları tarafından ödüle layık görülmüştür, ‘Olay-Polis-Adliye- Gerilim Üçgeninde Kurt Gazeteci’ isimli kitabın yazarıdır

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Calendar

Nisan 2024
P S Ç P C C P
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930